ASİMİLASYONUN BAŞARISI İÇİN SINIR VİLAYETLERİ CAZİBE MERKEZLERİ HALİNE GETİRİLMELİ:

 

ASİMİLASYONUN BAŞARISI İÇİN SINIR VİLAYETLERİ CAZİBE MERKEZLERİ HALİNE GETİRİLMELİ:

7 Mayıs 1926 yılında hazırlanan ama yazarı beli olmayan bir raporda,(*1) Kürtleri, Türkleştirmenin etkin yollarından birisi de Kürtlerle sınır olan kentlerden, Gaziantep, Erzurum ve Elâzığ’ın üstünde durulmalı ve bu merkezlerin birer cazibe merkezleri haline getirilmesi öneriliyor.

Raporda ileri sürülen öneriler şöyledir: 

“Kürtlerle meskûn manatıkdaki temsil işimizi [Kürtlerin oturdukları yerleşim yerlerdeki asimilasyon işlerimizi] sistemli bir şekilde yürütmek için Selçukilerin geçmişlerde yaptıkları gibi münasip (uygun) noktalarda "Türk İrfan kaleleri" meydana getirmeliyiz. Bu merkezler hem tedafüi (savunmaya), hem de tecavüzi (saldırıya) birer "köprübaşı" mahiyetini almalıdır. Kürt mıntıkalarına yakın halis Türk şehirlerinden birkaçı bu işte maksadımıza pekâlâ hizmet edebilirler. Ezcümle Araplıkla Kürtlüğün mültekasında (buluşmasında) bulunan Gaziantep bu merkezlerden en mühimini (önemlisini) teşkil edebileceği gibi bu cenup (güney) merkezine mukabil şimalde (kuzeyde) de Erzurum mühim bir merkez olur. Vasatta (ortada) ise Elizığ'a ehemmiyet vererek bu şekilde bir tertibat meydana getirmeliyiz.

Buralarda tesis edeceğimiz İrfan ocaklarına kuvvetli ve imanı sağlam birer baş bulur ve onlara tarz-ı hareketlerini öğretirsek temsil (asimile) vazifemizin temeli atılmış olacaktır. Gaziantep'in, Elazığ'ın ve Erzurum'un gerilerinde Sivas ve Adana birer ihtiyat (yedek) merkezidirler. Bunlardan başka bir de Anadolu'nun aksa-yı şarkına düşen(doğusuna düşen) "Van" bir merkez hâlinde takviye edilirse, hem temsil işi hem de İran'a karşı takibi icap eden harici maarif siyaseti mecera-yı intizamını bulmuş olur.

Kürdü kuvvetli bir kıskaç içine almak için şark hudutlarımızdaki müesseselerimizin(kurumlarımızın) İran Azerbaycanı'nı düşünmeleri lazımdır.  Gaziantep ve Adana'ya da harici maarif siyasetimiz itibariyle tereddüp (gerekenden) eden mühim bir vazife vardır: Siyasi hududun ayırdığı Akdeniz Türkistanı Türkleriyle, Gaziantep'in cenubunda, cenubi şarkisinde kalan Türkmenleri düşünmek.”(*1)

Raporda da belirtildiği gibi; “Kürdü kuvvetli bir kıskaç içine” alma projesi, Cumhuriyettin temel resmi politikasına dönüştürülecektir. Daha sonra bu şehirlere, Maraş, Malatya ve Erzincan’da eklenmiştir. Günümüze gelindiğinde ise, bölgenin daha da içlerine girilerek, Diyarbakır, Urfa birer cazibe ve Türk şehri hüviyeti kazandırılmaya çalışılmaktadır. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) olarak tanıtılan ve bölgenin önemli tarihi yerleşim yerlerini, doğru-dürüst arkeolojik bir çalışma yapılmadan sular altında bırakan projenin ana amacı, Karadeniz vs. yerlerden nüfus kaydırarak bölgenin demografik yapısını değiştirmek ve bölgeyi Türkleştirmekti.  Projenin ne kadar başarılı olduğu da tartışmalıdır.

İki halkın ulusal haklarına saygı gösterilerek, eşitlik temelinde demokrasi içinde yan yana yaşamak yerine, Kürtlere asimilasyon ve Türkleştirmenin dayatılması, yer yer başarılı olmuşsa da, Kürtlerin çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir; bu da içinden çıkılmaz sorunlara neden olmuş ve iki halka da büyük kaybettirmiştir.

Hüsnü GÜRBEY

(*1) Kürt Sorunu ve Devlet; Tedip ve Tenkil Politikaları (1925-1947): Derleyen; Tuğba Yıldırım; Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2011. s,66

(*1)Yayıncının notu:  Fon Kodu: NSS, Seri No: 03, Dosya No: 2, Belge No: 5.

Belgenin aslında, metnin kimin tarafından yazıldığı ve Osmanlıca çevrim yazının kimin tarafından yapıldığı belirtilmemiştir. - d.n.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder