HER ÇOCUK MÜSLÜMAN MI DOĞAR?
3 Mart 1924 tarihinde hilafetin kaldırılmasıyla, laiklik yönünde önemli bir adım atılırken, dini kontrol altına almak ve Anadolu’daki tüm İslam’ı mezhepleri veya İslam içinde kabul edilen/edilmeyen heterodoksi inançları bir çatı altında toplayıp Sünni/Hanefi mezhebi içinde eriterek dinde ve inançta da tekçiliği sağlamak amacıyla Diyanet İşleri Reisliği kurulur. Daha sonra ismi Diyanet işleri Başkanlığına çevrilen kurum, devletin diğer kurumlarından bir kurumken, AKP iktidarı döneminde geliştirilerek devletin önemli yetkin kurumlarından biri haline getirilir, daha da önemlisi, devleti ve toplumsal hayatı düzenlemeyi amaçlayan/çalışan bir fetva kurumuna dönüşmektedir. “2 Eylül 2021 Adli Yılın Açılış Töreni”nde olduğu gibi Diyanet İşleri Başkanlığın eşliğinde dualarla açılmakta, laikliğin teminatı olarak gösterilen Askeri Okullar da aynı şekilde dualarla açılmakta, protokoldeki yeri yükseltilerek (40 basamak birden)Genelkurmay Başkanlığı’nın önüne geçirildi. (*1) Tabi bu kadar güçlendirilen bir kurumun vereceği fetvalarda, hiç sorgulanmadan kabul edilmesi gerekmektedir, onunda ötesinde fetvaları sorgulamak kimin haddine…
Son günlerde sorgulamadan geçiştirilmeye çalışılan fetvalardan biri de, Diyanet İşleri Başkanlığı Ali Erbaş’ın verdiği fetva da; “Her çocuğun Müslüman doğduğu; daha sonra anne babasının onu Yahudi, Hıristiyan ya da Mecusi yaptığı” söylemidir.
Gerçekten her çocuk Müslüman mı doğar?
Çağdaş dünya da böyle bir soru sormak bile gülünçtür; ama biz yine sorgulamaya devam edelim.
Çağdaş bilime göre doğan her çocuk, anne ve babasının genlerini taşısa da onların sevap ve günahlarından münezzehtir/uzaktır. Dolayısıyla doğan her çocuk masumdur, çocuğu yapılandıran içinde yetiştiği toplum ve toplumsal yapıdır. Kızılbaş inancı bunun da bir adım ötesine geçer, “doğan her çocuk tanrısal özellikleri bünyesinde barındıran kutsal bir varlıktır, o bir masumu paktır.”
Tüm doğal dinlerde doğan çocuklar masumdur, bu masumiyetinin yanında eksikte yaratılmışlardır. İnsanın bütün ereği bu, bu eksikliğini gidermek, mükemmeliyete ulaşmak, hak ile haklaşmaktır.
Fakat her inanç, doğan her çocuğa böyle yaklaşmamış, böyle değerlendirmemiştir.
Tarihte Gnostik inançlar, aykırı inançlardır. Gnostik inançlar, toplumsal bunalım dönemlerinde ortaya çıkmışlar, mevcut devletlere, sistemlere, toplumsal yapılara ve tanrılara karşı çıkarak isyan etmişler ve genellikle dağlara sığınmışlardır. Gnostiklere göre yaşam, insanın hak etmediği kadar zorluklarla doludur, o halde gelecek nesillerin bu zorlukları yaşamaması için insanların ürememesi gerekmektedir. Onlara göre insan, iki temel yapıdan meydana gelmiştir; ruh ve beden. Ruh, göksel bir varlık olup saf ve temizdir, beden ise topraktan geldiği için kirli ve pistir. Bunun engellenmesi gerekir, o da ruhun bedene girişini engellemekle olur ki, bu da ancak insanoğlunun ürememesi ile mümkündür. Toplumsal yaşamdaki zorlukların, çocukla yeniden üretileceği tezi, Hıristiyanlıkta daha faklı şekilde zuhur edecektir. Her çocuk günahkâr doğar.
Hıristiyan inanışına göre her çocuk günahkâr doğar, günahlarından arınması içinde vaftiz olması gerekir.
Hıristiyan inanışında buna ilk günah denilir ve ilk günahı da Âdem ile Havva yasak meyveyi yiyerek işlemişlerdir. “Hepimiz, Âdem’in çocukları olarak, günahını miras almışız ve sonsuz lâneti hak etmişiz. Bu günahtan arınmak için vaftiz olmak zorundayız. Vaftiz olmadan ölenler, çocuk olsalar bile cehenneme gidecek ve bitimsiz azap çekecekleridir. Çünkü hepimiz kötüyüz ve lanetliyiz. Ancak, Tanrı’nın özgür lütfuyla vaftiz olanlar cennete gidebilir ki, onlarda seçilmiş kişilerdir.” (Gürbey; 2021; 176)
Çağdaş dünya bugünlere, dinlerin dogmatik inançları ile mücadele eden bilimin zaferiyle ulaşmıştır. Günümüz de artık hiç kimse çocuklar günahla, şununla bununla doğduğuna inanamaz ve hatta dönüp bakmaz da. Çağdaş dünyanın ilgilendiği çocuklara daha yaşanılır bir dünya bırakmaktır. O da gün geçtikçe biraz daha zorlaşmaktadır…
28.11.2021
Hüsnü GÜRBEY
*1 https://t24.com.tr › Politika: Diyanet, protokolde Genelkurmay'ın önüne geçti - T24
*2 Gürbey, Hüsnü; Rızalık Toplulukları--Eşitlikçi Tarım Toplumlarında Dinsel ve Siyasal Görüşler—Babek Yayınları, İstanbul, 2021,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder