VARLIK VERGİSİ FACİASI:
11 Kasım 1942 tarihi, kara bir leke olarak Cumhuriyet tarihine geçmiştir: Bu tarihte gayrimüslim yurttaşlardan, Müslüman-Türk tüccarlarına servet transferi gerçekleştirilir.
11 Kasım 1942’de Meclis’in 350 vekilinin oy birliğiyle benimsenen yasa genel olarak yabancılardan çok, “içerdeki yabancılar”ı, yani gayrimüslimleri hedef alır. Gerçekten de, vergi mükelleflerini dört kategoriye ayırır ve vergilerini ödemeleri için on beş gün süre tanır: M, Müslümanlar, GM, gayrimüslimler; D, dönmeler (inanç değiştirmiş Yahudiler), E, Ecnebiler, yani yabancılar. GM (gayrimüslim) kategorisine girenler, gayet mütevazı bir yaşam sürdüren ve sayıları oldukça azalan/azaltılan, Ermeni, Rum ve Yahudi nüfusunu kapsar.
Etnik kökenlerine göre vergi mükelleflerinin nüfuslarının içindeki oranına baktığımızda;
GM, gayrimüslimler %87’sini oluştururken
E, yani yabancılar %6’sını
M, yani Müslüman-Türkler %7’sini oluşturmaktadırlar.
Ayrıca;
GM, yani gayrimüslimler arasında, vergi oranında da eşit bir dağılımın olmadığı görülmektedir.
Buna göre:
Ermeni tüccarlar servetlerinin %232’sini,
Yahudi tüccarlar servetlerinin %179’unu,
Rum tüccarlar servetlerinin %156’sını
Türk tüccarlar servetlerinin %4,94’ünü ödeyeceklerdir.
Böylece, hukuksuz ve haksız bir şekilde servet transferi gerçekleştirilir.
Bu haksız ve hukuksuz vergiyi ödemeyi “reddedenler” Aşkale’deki (Erzurum’un ilçesi) bir toplama kampına gönderilerek, zorunlu çalışmaya tabi kılınırlar; bir kısmı burada hayatını kaybeder.
Bu yasanın ruhunu şu anekdot gayet iyi özetler:
Salomon dostlarına sorar:
“Sen ne kadar ödedin Mişon?”
“9.575 lira 67 kuruş”
“Ya sen Yorgo?”
“15. 487 lira, 98 kuruş.”
“Fena değil, fena değil. Ya sen Agop?”
“21.332 lira, 15 kuruş.”
“Fena değil, fena değil. Ya sen Mehmet Efendi?”
“2 lira. 16 kuruş”
Salomon ellerini göğe kaldırıp şöyle der: “Ey büyük Atatürk, ‘Ne mutlu Türküm diyene!’ derken ne kadar haklıymışsın” (Rıdvan Akar’dan akt; Bozarslan, 2015;297)
11.11.2021
Hüsnü GÜRBEY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder